
Halkalı civarında arkamızdan gelip öne geçen belediye otobüsleriyle konvoy halinde ilerlemeye başladık. Bu arada belediye otobüslerinden bir kareyi de paylaşayım.


Öncelikle İnleyen Nağmeler söylendi adet olduğu üzere bolca. Ayrıca yeni bir küfürlü içinde sekiz (8) hece barındıran besteler, eskilerden bol küfürlü tezahuratlar ve yine adet olduğu üzere Orası Beşiktaş Olsa da Ne Yazar söylendi uzun bir süre. Beşiktaş tarafında ise el kol hareketlerinden birşeyler söylendiği anlaşılıyordu ama ne söylediklerini duyamıyorduk. Zaten maç boyunca da üçlü çektikleri anlar dışında ve çok kısa bir süre Saldır Beşiktaş'ım Oley dışında bir ses gelmedi bizim yakaya. Dale yaptıklarında bile sadece hareket görünüyordu, ses yoktu. Dale demişken bu dalede uğursuz birşeyler olduğuna inanmaya başladım. Biz Efes Pilsen serisinde rehavete girip yaptık şampiyonluk gitti, dün Beşiktaş yaptı ardından gol oldu.
Maç başlayınca yine klasik olarak omuz omuza ve ardından gelen tezahuratlarla normal bir başlangıç oldu tribünde. İlk yarı boyunca da takımın sahadaki performansına paralel bir şekilde zaman zaman Nuri Ağabey'in yanlış tezahurat yönetimlerinin de etkisiyle düşük performanslı bir tribün oldu. Bazı zamanlar sesimiz çıktı fakat tempo olarak yanlış zamanda yanlış tezahuratların söylenmesi ve maçtan kopuk tezahuratlar performansı düşürdü. Böylece hem sahada hem tribünde iki taraf birbirine üstünlük sağlayamadan ilk yarıyı bitirdik.
İkinci yarıyla birlikte herşey değişmişti sanki. Beşiktaş'lılar üçlü çekmeye başladı, biz karşılık verdik. Uzunca bir süre karşılıklı tezahuratlarla üstünlük yarışına girildi. Beşiktaş tribünü düştüğü anlarda sazı elimize aldık ve üçlülerle değil bestelerle inlettik Olimpiyat Stadı'nı. Zaten hemen ardından takım da sahadaki üstünlüğü aldı ve Alex'in penaltısı geldi. Golden çok gol sevincinde bütün takımın tribüne koşması beni mutlu etti. Bu sene gerçekten takım ve taraftar kenetlenmiş durumda. Bunu önceki maçlarda da söylemiştim, her geçen maç daha emin oluyorum ve önümüzdeki maçlara daha umutla bakıyorum. Bu birliktelik gerçekten fazlasıyla umut veriyor.
Golden sonra tamamen susan Beşiktaş tribünlerine karşılık doğal olarak biz iyice coştuk. Dakikalar azaldıkça makaralar başladı. Yine küfürler edildi, şampiyonluk yarınlara kaldı, katal göt göt göt dendi. Kısacası bolca eğlenildi karşı tarafla. Kaptan Alex uçarak ikinci golü de yazdıktan sonra Beşiktaş'lıların merdivenlerde izdiham yaratması görülmeye değerdi. Staddan çıkmayın biraz taşşak geçelim dedikse de dinletemedik. Koşarcasına, uçarcasına terk ettiler stadı. Yalnız inatla kupa töreninin sonuna kadar çıkmayanlar da vardı ki onlar adına ben üzüldüm. Neyse, sonunda kaldık biz bize ve yorgunluktan, açlıktan iyice düşmüş nefeslere rağmen makaraya, eğlenceye devam ettik. Kupa kalktı, fişekler atıldı, Fenerbahçe'mizin bir kupa töreni daha izlenmiş oldu.


Fotoğraflar için Kemal Erden Kosova'ya çok teşekkürler...
4 yorum:
Yazılar pek keyifli oluyor, ben bile okuyorum bak. Ama okurken aklıma bir soru takıldı.
"şampiyonluk yarınlara kaldı, kartal göt göt göt dendi. Kısacası bolca eğlenildi karşı tarafla."
Duydular mı bari?
ehuehe
duydular anam merak etme, tvye bile gittiyse o ses karşı tribüne hayli hayli gider.
Olimpiyat da tribün bu kadar olur, o stadda ses sahaya çok zor gidiyor.Zaten maça pek ilgi olmayınca organize olmak da sorun olunca çok güzel bir tribün oldu diyemeyiz.Saraçoğlu'nun canını yiyim.
maçla ilgili doğrular: ygt.blogspot.com
Yorum Gönder